14 Nisan 2013 Pazar

Yepisyeni bi' kdrama: When a Man Loves


Hazır bloga geri dönmüş haldur huldur yazıyorken aynı hızla devam edeyim diyorum. Du’ bak şimdi ilk kez kdrama inceleme şeysi yazacağım. Bu aralar bir sürü yeni drama başladı, baktım orada bi’ Song Seung Hun gördüm; tamam, dedim budur!

Söylemeye bile gerek yok When a Man Loves yine çılgınlar gibi klişelerle dolu bir drama. Bi’ kere zaten konusu temcit pilavı gibi habire önümüze serilen konulardan biri. Şimdi uzun uzadıya konusunu anlatamayacağım zaten herkes biliyordur ama eşsiz bir düz bakış açısıyla dramanın olayı şu: Özünde iyi ama çevresi kötü karizmatik bi’ adam, zor durumdaki fakir kıza aşık olur; ona yardım eder, olaylar gelişir. Daha 2 bölüm izledim, 2 bölümden sonra diyeceğim ilk şey: Biz Song Seung Hun’u farklı bir rolde göremeyecek miyiz arkadaş?!


Seung Hun yine bildiğimiz gibi ağız yüz dağıtsa bile kalbi çikolatalı pasta gibi olan, siyah takım elbiseli, boğum boğum kaslı haşin erkek… Şu adamcağız bu imajdan bir türlü kurtulamadı! My Princess’de düzgün bi’ adamdı ama onda da yine kasıla kasıla geziniyordu; yine bir soğukluk, bir ciddiyet, bilmem ne... Gerçi bak şimdi düşününce o yüz hatlarıyla adam şebelek bi’ romantik komedide oynayamaz ki, siz de haklısınız yapımcılar! :v Şimdi durduk yere adamı duvardan duvara vurmuş gibi oldum ama aslen öyle değil. Ben kendisinin gerek dramalardaki duş sahneleri, gerekse Twitter’ında paylaştığı tatil fotoğraflarıyla dünya dişileri için çok hayırlı işler yapan bir adam olduğunu düşünüyorum keh keh!

Şu esas kız için de iki çift lafım olacak. Gerçekten eğer Mi Do rolü için ifadesiz, mahkeme duvarı suratlı, soğuk nevale ve ölümcül itici bir kız düşündülerse bu hanım kızımızdan daha iyisini bulamazlardı herhalde. Hayır, düşünüyorum düşünüyorum Tae Sang sevilecek hiçbir yanı olmayan bu gamlı baykuş kızın nesinden etkilendi diye. İşte böyle olunca da daha baştan benim bu aşka inancım kalmıyor: D


İşte yine geçen gün yazdığım şeye geliyorum; ne kadar klişe de olsa, saçmalıklar birbiri ardına dizilse de (ki ilk bölümde Tae Sang’ın kendisine fırlatılan bardağı havada yakalaması ve ardından bardağı sıkarak kırması epikti: D), başrol kızları sevmesem de (ki genelde sevmem, özellikle tabak suratlı, mimiksiz olanları ayrı bi’ sevmem: D) 3. bölümü merakla bekliyorum. Kötü bir drama diyemem ama aklımızı başımızdan alacak kadar şahane de değil. Zaten genel olarak dramalarda karakter derinliği, olay örgüsünde bütünlük, tutarlı bir hikaye akışı olmadığı için (Hepsinde yok değil elbet bu dediklerimi barındıran müthiş dramalarda var ama iki dakika salça olma, genelleme yapıyoruz burada: D) vakit geçirmek için gayet uygun bir seçimdir diye düşünmekteyim.

Son olarak saçları soğan kabuğu ile mor karşımı bir renk olan amcaya sormak istiyorum: Neden bu yaşta bu asilik? :v

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder