21 Nisan 2013 Pazar

Ben Bu Filmi Daha Önce Nasıl İzlemem Vol. Bilmem Kaç: Go!


Geçen akşam bir manga uyarlaması olan Helter Skelter’ı izledim. Mangasını okumadığım için live action’ı hakkında şöyle böyle diye konuşamayacağım ama vasat bir filmdi diyebilirim. Neyse zaten konumuzda Helter Skelter değil Yosuke Kubozuka!


Helter Skelter ne kadar tırt olursa olsun, Joseph Gordon Levitt ve Heath Ledger karışımından oluşan Yosuke Kubozuka’yı keşfetmemek elde değildi. Kimmiş bu derken öğrendim ki kendisi ödüllü mödüllü yetenekli bir oyuncu, reggae'ye gönül vermiş bir müzisyen, 17 yaşında gibi dursa da çoluklu çocuklu bir adammış. Bir de 2004 yılında 9. kattan aşağıya düşüp hayatta kalması gibi bir mucizesi de mevcutmuş. Neyse bak böyle anlatırken birden aklıma geldi konumuz Yosuke de değil, Go idi.

Yosuke’nin İlyada Destanı misali uzayıp giden filmografisinden daha önce bir tane bile filmini izlememiş olmam da haliyle içimdeki araştırmacıyı ortaya çıkardı. Baktım ki bol ödüllü bir film duruyor orada, hemen usulca yanaştım. Ne de güzel yapmışım ki uzun zamandır izlediğim en iyi Japon filmini izlemiş oldum.


Sugihara, “ Bu benim aşk hikâyem” diyerek anlatıyor hikâyesini ama siz ona inanmayın. Aşk dışında çok farklı, çok derin mevzular dönüyor filmde. Babası Kuzey Koreli bir boksör, annesi ise Japon olan Sugihara ki bir diğer adı Lee Jong Ho, Japonya’da doğmuş büyümüş bir Kuzey Koreli’dir. Japonya’da bir Kore okuluna gitmektedir. Daha sonra ise Kore okulunda hâkim olan ideolojiye karşı çıkar ve Japon okuluna transfer olur. Böylece biz de Sugihara’nın dünyasına girerek, hikâyesine tanıklık ederiz.


Öncelikle belirteyim; ben Go’yu inanılmaz sevdim. Film; ırkçılık, vatanseverlik, ayrımcılık gibi konuları tam kıvamında tutturmuş, üzerine tatlı niyetine aşk serpiştirmiş, başarılı oyuncular ve oyunculuklarla güzel bir sunum eşliğinde servise hazır etmiş. Türü dram olarak geçse de pek çok sahneyi eğlenerek izlediğimi söyleyebilirim. Özellikle Sugihara ve babası arasında geçen her diyalogda, her dövüş sahnesinde şen kahkahalar attım. Senaryosu, oyuncuları bir yana ben filmin en çok anlatım dilini sevdim. Tamam, Japonya ile Kore arasındaki nefret tokat gibi çarpıveriyor insanın yüzüne ama temelde yatan ırkçılık mevzusunun damardan verilen bir dramla değil de, bir ergenin gözünden zaman zaman eğlenceli şekilde anlatılması pek hoşuma gitti. Yosuke de bu filmle aldığı ödülleri dibine kadar hak etmiş, hiç lafım yok! Filmi izlerken de sürekli olarak “Yalnız var ya bunlar, Yosuke - Joseph Gordon Levitt - Heath Ledger birleşseler Voltran’ı oluştururlar arkadaş bu nasıl benzerlik?!” diye düşünüp durdum :D Cidden benziyorlar inanmazsan bak Google orada, ona sor! :D

Diyeceğim o ki; “Ne zamandır güzel bir film izlemiyoruz be!” diye sızlananlar varsa, Go’yu es geçmesinler. Tabii benim gibi bu filmi izlemek için 12 sene geç kalanlar varsa… :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder