27 Mart 2013 Çarşamba

K-Drama Dediğin Şey…


Uzunca bir aradan sonra “yazmasaydım ölürdüm” dediğim bir konuyla geri dönüş yaptım sana sevgili bloğum! “Bu kadar zamandır neden hiç yazmadın vicdansız zalım?!” diyorsun ama  ben hayat denilen o dikenli o yolda bir o yana bir bu yana savrulur, sabah 9- akşam 6 mesai yapıp bir de oradan oraya röportaj peşinde koşarken gözlerimle yaş, kalbimde sızıyla hep seni düşündüm. Yazacak çok şeyim vardı ama yorgunluktan akşamları 11’de uykum geliyordu, ayrılık bizim için kaçınılmazdı. :D

İşte bu dönemde hayatımı çekilir kılan üç beş şeyden biri olan k-dramalar hakkında bir şeyler yazmazsam başıma bir şey gelecekmiş gibi hissettim. O yüzden “Ay şu güzeldi, şu içimi kıydı, bu bilmem neydi” demeden k-drama klişelerine bodozlama dalayım dedim.

Ben de bu camianın eskilerinden değilim ama hatırı sayılır sayıda drama izledim diyebilirim. Allah seni inandırsın insan işsizken vakit bolluğundan TV’de “Su Gibi” bile izleyebiliyor. Hatta ben bir keresinde işsizlikten anneannemle birlikte Arka Sokaklar’ı bile izlemiştim ki hala daha o günü unutmaya çalışırım. Neyse işte böyle bir dönemde ben de animelere biraz ara verdim ve kendimi k-drama’nın kollarında buldum.
Şimdi yazacağım şeyler gerçektir. Bilen zaten bilir, bilmeyen de izleyip kendi görebilir. :D

Esas Kız - Esas Oğlan İlişkisi: “Zıt Kutuplar Birbirini Çeker” Lafına İnanmak
K-drama denilen kavramın değişmez birinci kuralı; konu değişir ama karakterler değişmez. Esas oğlan illa ki zengindir, illa ki sevmediği zengin bir kızla nişanlıdır ve illa ki soğuk bi’ tiptir. Götü kalkık, yakışıklı ve bir o kadar kaslıdır. O kaslar daha ilk bölümden bir duş sahnesi ile izleyiciye gösterilir. Alternatif versiyonunda ise esas oğlan yine zengindir, unutamadığı eski bir kız arkadaşı ya da uzun süredir platonik takıldığı bir kız vardır. Bu versiyondaki esas oğlan beceriksiz ve bir halta yaramaz bir tiptir. Abujisi ya da halmonisi sürekli “ senden bi’ cacık olmaz acık adam ol da şu şirketin başına geç, bilmem ne şirketinin başkanının kızıyla evlen!” diye zırvalar durur. Esas kız mutlaka çirkindir ve o zamana kadar hiç erkek arkadaşı olmamıştır. Ölümcül andavaldır, fakirdir ve ayı gibi yemek yer. Hiç kimse anlam veremez ama o elin zengin piçi gider kimsenin yüzüne bakmadığı o kıza aşık olur. İşte o an çirkin şansı devreye girer. Tesadüfler yağmur olur yağar. Bunları bir araya getirmek için akla mantığa sığmayacak olaylar olur. Ben, sabahları aynı saate aynı yoldan işe gittiğim arkadaşımla bile otobüste karşılamazken k-dramalar über tesadüfleriyle çılgın atar. Bekliyorum ben bir tanesinde zengin çocuğun parası dönüp dolaşıp fakir kızın cüzdanına gelecek ve tanışacaklar diye. Yapacaklar bunu inanıyorum.


Esas Kız - Esas Oğlan Yakınlaşması: O Islak Bez O Alna Konacak!
Elbette ki elemanlarımızın birbirine aşık olması için belli aşamalar vardır. Önce mutlaka birbirlerinden nefret edeceklerdir, kavga kaçınılmazdır. İlla sürekli aynı ortamda bulunmalarını gerektiren bir şeyler olur. İlk önce taraflardan biri diğerine bir konuda yardım eder ve hafiften yakınlaşma başlar. Akabinde taraflardan biri yağmurda kalır hemen yatak döşek hasta olur. Tepesine iki damla su yedi diye anında bilinci kapanır, ateşler içinde yatar zavallıcık. Diğeri de bütün gece elinde leğenle başında bekler. Alnına ıslak havlu koyar, hastanın sabaha bir boku kalmaz. Alna konan ıslak müthiş bir tedavi yönetimidir. Çünkü elemanımız havluya sevgisini katar. Bir diğer yakınlaşma da yemek yerken yaşanır. Nefes almadan öküz gibi yemek yiyen esas kızın dudağının kenarında yemek kalır. Esas oğlanımız midesi kalkmadan yemek artığını eliyle kızın dudağından siler. Sonra da o elini yıkamaz, pis pis etrafa dokunur. Yakınlaşmanın başka bir boyutu da paçoz kızın iki makyaj yapıp, saçına fön çektirip, elbise giyerek sanki dünyanın en güzel yaratığına dönüşmesi ile gerçekleşir. Oğlanımız tren görmüş gibi bakakalır, o an ki heyecanla etrafta bir şeyleri devirebilir falan fişman…Unutmadan kız sarhoş olur erkek onu sırtında taşır. Değişmez bak asla! Bu sahnenin olmadığı bir k-drama k-drama değildir. Bir de kızımız uyuduğunu zannettiği esas oğlanın kirpiklerine dokunur. En can alıcı sahnelerden biridir, gereklidir.


Esas Kız - Esas Oğlan Ayrılığı: Yılan Kadın ve Erkek Kardeş Sorunsalı
Taze aşıklar daha aşklarını doyasıya yaşayamadan bunları ayıracak birileri mutlaka çıkar. Bu genelde esas oğlanın uzun süredir ortalarda görülmeyen eski sevgilisinin ortaya çıkması ya da esas kıza aşık başka bir erkeğin aşkını itiraf etmesi ile gerçekleşir. Aynı kıza aşık iki kardeşin hikayesi çok popülerdir. Öyle ki artık bundan gına gelmiştir. Kardeş kontenjanı doluysa kuzen, kuzen yoksa yakın bir arkadaş bu boşluğu doldurur. Ama kesinlikle esas oğlana yakın bir erkek daha kıza aşık olacaktır! Ama tabii ki onların büyük aşkını kimse bozamayacaktır.He bak bu önemli; esas elemanlardan birinin ya da sadece esas elemanların bildiği bir sır vardır. Hiç şaşmaz bu sır 9. bölümde falan ortaya çıkar. Eğer dizi 24 bölümse bu 13.-14. bölüme tekabül eder. Bu sır da aşıklarımızın arasına nifak tohumu ekebilir, kısa süreli ayrılığa sebep olabilir. Ama onların meselesine karışmaya gerek yoktur. 2 bölüm sonra onlar barışır biz kötü oluruz, bırakın ne halleri varsa görsünlerdir:D


Esas Kız - Esas Oğlan Kavuşması: Final Tırtlığı
Su yolunu bulur çiftimiz bir şekilde yeniden bir araya gelir. Final bellidir çoğunlukla mutlu son görürüz. Çiftimiz evlenip bir yastıkta kocar. En çetrefilli, gizemli, mevzulu dramanın bile finali şaşırtmaz. Zaten en baştan son tahmin edilebilir. Bu yüzden de finale mal mal bakarız. Ama yine de bitince insanın içini bir hüzün kaplar. Artık bu k-dramaların içine ne katıyorlarsa devasa klişelere rağmen bünyede müthiş bağımlılık yapar.

İşte ben de kendime şunu soruyorum bazı bazı: Arkadaş bu sürekli kendini tekrar eden, klişe manyağı zımbırtıları niye bu kadar seviyorum ben?!
Cevabı bulamayınca da açıp iki bölüm daha drama izliyorum, iyi geliyor. ^^

2 yorum:

  1. Blogun varmış ya senin karşim^^' Neyse ki varlığını hatırlamışsın. Kdrama klişeleriyle ilgili yazıları her daim severek ve hararetle kafa sallayarak okuyorum.
    Sanırım yıllarımı verdiğim kdrama sektöründen son iki yıldır uzaklaşmamın nedeni de aha bu klişeler oluyor. Bir süre idare ediyonuz ama bir noktadan sonra -özellikle benim gibi çabuk sıkılanlar için- çekilmez hale geliyor.
    Yine de klişeleri yıkan kdramalar olmuyor değil. Que Sera Sera bence farklı ve izlenesi yapımlardan misal, yani aslında bu klişeleri barındırmıyor denemez ama yine de farklı bir yola sapıyor pek çok açıdan. Aha da izlemediysen tavsiye etmiş olayım^^

    YanıtlaSil
  2. Bu klişelerden tiksinti gelse de izlemeden duramıyor insan işte bünye alışınca demek... :D

    Que Sera Sere deyince şundan başka bi' şey gelmedi aklıma retjklerjtkej

    http://www.youtube.com/watch?v=zCqaF9tjBlU

    YanıtlaSil