Öncelikle belirtmeliyim bu yazı “Deniz, kum, güneş… Ne güzel tatil, can tatil, mis tatil…” gibisinden sevgi dolu bir yazı değildir. Tamam, tatil hoş bir şeydir insanı dinlendirir, az da olsa rutin hayattan uzaklaştırır ama bu tatil zımbırtısının bir de acı dolu yönü vardır: Güneş Yanıkları. Sırtın yanar arkana yaslanamazsın, uyusan uyuyamazsın, yüzün yanar konuştukça can çekişirsin, göbeğin yanar bir şey giyemezsin, değdikçe canın acır… Bu böyle uzar gider.
I.Güneş Yanığı: İlk Gün Şapşallığı
Bütün yıl çalışan, okuyan insan evladı tatile gitmenin sevinciyle derin bir şuursuzluk haline girebilir. Oldukça yaygın olan bu durum içindeki birey denizi görür görmez, o peynir kıvamındaki vücuduna aldırmadan, tepede cayır cayır yanan güneşi görmezden gelerek bir an önce kendini suya atmaya çalışabilir. Bu tarz hal ve tavır içinde bulunan bir canlı gördüğünüzde insanlık namına durdurunuz! O şuursuz bilmez ki bir anlık heyecan için bütün tatilini acı içinde geçirecek! Karşısında duran soğuk mavi suyun aşkına bırak güneş kremi sürmeyi, güneş kreminin anlamını bile unutur. Bütün bir yıl tatil tatil diye sayıkladığı için ilk kez denize girmesi akabinde denizde kalma süresi en az bir saat olacaktır. Bu da demek oluyor ki gitti o omuzlar geçmiş olsun!
II.Güneş Yanığı: Güneş Kremi Sorunsalı
Bilinçli tatilciler hiçbir zaman güneş kreminin önemini göz ardı etmezler. İlk iki gün 50 faktör, üçüncü ve dördüncü günler için 30 faktör, daha sonrası için 20 faktör krem kullanır bunlar. Abartırlar da abartırlar. Bir güneş kremi dediğin kaç para senin haberin var mı? Bu kadarına gerek yoktur onları dikkate almayınız Siz 20 ya da 30 faktörlük bir krem alın, olmadı yanınızdaki arkadaşlarınızın kremlerden bir sıkımlık alırsınız. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kremin belli aralıklarla tekrar tekrar sürülmesidir. Sen plaja ilk geldiğinde bir kez yağlanıp, “Oldu bu iş, güneş kremi sürdük hacı bize bir şey olmaz!” dersen kızarırsın sosis gibi arkadaşım! O kadar denize giriyorsun değil mi, ne oluyor o krem? Her deniz çıkışı sürmelisin o kremi tatilci! İdareli kullan ama kaç para verdin ona, az sür ama mutlaka sür!
III.Güneş Yanığı: Sağ Cenap, Sol Cenap Dengesi
Tatilci eve döndüğünde tatile gitmeyen insanlara hava atmak ister. Çünkü o farklıdır, o bronzdur! Bu yüzdendir ki güneş altında saatlerini harcar. Kafasına güneş mi geçer, tansiyonu mu düşer, terden buharlaşır mı hiç umru değildir. Fakat bronzlaşma hususunda çok ince bir detay vardır: Sağ taraf ile sol tarafın eşit oranda güneş görmesi. Bu denge sistematik çalışma gerektirir. Her 20 dakika da bir vücut konumu değiştirilmelidir. Burada dakikalar çok önem taşır. Hele bir taraf 21 dakika durdu mu, eyvahlar olsun! İnsan maymuna döner maazallah! Aynı yöntem vücudun ön kısmı ile arka kısmını bronzlaştırma için de kullanılabilir.
IV.Güneş Yanığı: Kakao Yağı!!!
Belli bir bronzluk sınırına erişildiğinde bazı tatilciler kakao yağına geçiş yapıp, zenciye dönüşme çalışmaları içerisine girebilirler. Ellemeyin onları bırakın yansınlar! Çamaşır suyu ile yıkanmışçasına beyaz tenli olup da hiç koruyucu krem sürmeden direk kakao yağı ile güneşlenmeye kalkan insanlar… Siz gerçekten çok tatlı insanlarsınız, size hayatta başarılar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder