13 Haziran 2010 Pazar

Robotum, Robotsun, Robot

Dün akşam, ne izlesem ne izlesem diye düşünürken I'm a Cyborg but That's Ok çarptı gözüme. Şimdiye kadar nasıl izlemem, nasıl gözümden kaçar diye lanet ettim kendime. 'Bir filme aşık olma' halet-i ruhiyesi içine girdim ki, giriş o giriş...
Meşhur intikam üçlemesinden sonra Chan-Wook Park'dan, I'm a Cyborg but That's Ok gibi meyveli pasta tadında bir film nasıl çıkmış diye düşünmeden edemedim. Sonra araştırmacı gazeteci kimliğimle internet alemlerine bakındığımda öğrendim ki, Park bu filmi kızının izlemesi için yapmış efendim. Sanırsam kendisi Cyborg'un beyaz önlüklüleri kan revan içinde bıraktığı sahneleri çekerken kızının izleyeceğini unuttu.Ya da 'Gözünü kapatırız iki dakika, bir şey olmaz.' deme olabilitesi de mevcut. Artık orası babayla kızı arasında, bilemeyeceğiz. ^^
I'm a Cyborg but Thats Ok'in tüm masalsılığına rağmen karanlık bir yapısı olduğu doğru. Yoksa, önce bileğini kesen sonra elektrik kablolarını kestiği yere sokan, fişi prize takmak suretiyle şarj olmaya çalışan kendince robot bir kızın görüntüsünin iç açıcı olduğunu söylemek zor. Bu noktada bir kez daha yönetmenin ismine dikkat çekip kaldığım yerden devam ediyorum. ^^
Bütününe bakacak olursak, I'm a Cyborg but Thats Ok, sevimlinin sevimlisi bir film. Tek cümlelik özetle; kendini robot zanneden şirine bir kızın, akıl hastanesinde yaşadıklarını anlatıyor. Filmde, akıl hastanesindeki hayat öyle bir anlatılmış ki, ancak Park gibi arıza bir yönetmen bu dünyayı böylesine işleyebilir dedirtiyor. Hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. Romantizm, dram, komedi üçgeninde dolanan film, masalsı bir anlatımla birleşince ortaya seyrine doyum olmayan olağanüstü bir dünya çıkmış. Seyrine doyum olmayan dedim ama kendimle çelişmek pahasına filmi biraz fazla uzun bulduğumu itiraf ediyorum. Sanki ortalardan yarım saatlik bölüm atılsa pek birşey değişmezmiş gibi. Tabii bu, filmin muazzam olmasını gölgelemiyor. O yüzden üzerinde fazla durmuyoruz. ^^
Peki Cha Young-goon rolündeki Im Soo-Jung'un güzelliğine ne demeli? Adeta oyun hamuruyla yapılmış, şirinlik muskası insan Soo Jung'a hayran kaldım, bayıldım! Ben de o saçlardan istiyorum! Film bittikten sonra 'Saçlarımın diplerini mavi yapsam ne olur ki?' şeklinde düşünce baloncukları kafamda belirdi mi? Belirdi. ^^

Son olarak söyleyebileceğim, defalarca izlesem bıkmayacağım I'm a Cyborg but That's Ok'den beynime kazınan: Aşk; robot sevdiceğin sırtına, yemeği enerjiye dönüştüren aparat takmaktır. ^^

1 yorum:

  1. Ne güzel anlatmışsın=) Bu filmi o kadar çok seviyorum ki nickimden anlaşılıyordur.

    Böyle bir filmden sonra Chan-wook Park nasıl vampirli saçma sapan bir film yaptı diye düşünmeden edemiyor insan...

    YanıtlaSil