17 Haziran 2010 Perşembe

Sahi Bir True Blood Vardı, Ne Oldu Ona?

13 Haziran 2010 itibariyle kanlı canlı dizi True Blood 3. sezona siftahı açtı efendim. Dizi uzun bir ara verdiğinden, gözden uzak olan gönülden de uzak olur hesabı, heyecanımı ve ilgimi kaybetmiştim. Ne yalan söyleyeyim, haziran başlarında yeni sezon tanıtımları, mini bölümler yayınlanmaya başlayınca hatırladım. 'Sahi bir True Blood vardı, ne oldu ona?' şeklinde muabbetler dönmeye başladı. Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti eski bölümler. Yok, yok, hayır! Gözlerimin önünden geçen Eric ve adonis kası ile bebek yüzlü Rene'den başka bir şey değildi. ^^

Yaklaşık 9 aylık aradan sonra bomba gibi bir bölümle dönmesini bekliyordum True Blood'un. Ama son derece sıradan bir bölümle karşı karşıya buldum kendimi. Sezon 3 - bölüm 1, aylardır dizinin başlamasını bekleyenleri, ilk bölümde yaşanılan heyecağını halen taşıyan sadık izleyicileri tatmin edebilir ama benim gibi heyecanını geçen aylarla yitirmişler için eften püften gelecektir.

Yeni sezon dedim, yenilikler olur belki dedim ama nafile. Ne Eric'in göz altı torbaları, ne Bill'in Şevket Altuğ saçları, ne Sookie'nin ayrık dişleri ne de Sam'in köpek yavrusu bakışları değişmiş. Aynı tas aynı hamam. Bu sezon teşrif edecek kurtadamlar konusunda ise son derece endişeliyim. Bir an geliyor, güzelim dizinin bir anda Twilight 'a dönmesinden delicesine korkar halde buluyorum kendimi. Sonra kendi kendime 'Sonuçta dizinin arkasında kapı gibi Alan Ball var, yüreğini ferah tut.' diyerek teselli ediyorum.

Vampirleri, shapeshifter'ları, başlangıç jeneriği, Eric'i ve şimdi de kurtadamları...
Ne olursa olsun çok karizmatik dizi şu True Blood. 'Vay be!' dedirten bir başlangıç yapmasa da ileride bizleri bekleyen bomba bölümler olduğuna inanıyorum. Umutsuzluğa kapıldığımız anlarda derin bir nefes alıyoruz ve ne diyoruz: 'Sonuçta dizinin arkasında kapı gibi Alan Ball var.' Baktık o da fayda etmiyor sözüm size kızlar, güzeller güzeli viking Eric'e odaklanıp gerisini boşveriyoruz. ^^

1 yorum:

  1. bak hala sam e köpek yavrusu bakışlı diyorsun ve o zaman bir kez de buradan hatırlatayım

    eric: goodriicc gitmeee böhüühühühü (eric'in godric arkasından içli içli ağlaması)

    erkekler ağlamaz sil göz yaşını eric....:ç

    YanıtlaSil